Murisin vefatı üzerine her alacaklının yaptığı gibi devlet de bir alacaklı olarak bu borcun varisi olanlardan alacağını tahsil etmek amacıyla girişimlerde bulunmakta, ödeme emirleriyle mirasçıları takibe almaktadır. Vefat eden mükellef ya da sorumluların vergi borçlarından sorumlu tutulacak mirasçıların mirası reddetmemiş olması gerektiği, mirasın reddi halinde murisin vergi borçlarından mirasçıların sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı kanuni düzenleme gereğidir. Mirasın reddinde izlenecek usul Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş olup, vergi mevzuatında da mirasçılar aleyhine vergi dairelerince yapılacak takibatın Medeni Kanun'da belirlenmiş süreler geçinceye kadar geri bırakılacağı ifade edilmiştir. Mirasın reddi, Türk Medeni Kanunu'nun 605 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 605'inci maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri belirtilmiştir. Mirasın reddi için ise TMK.'nın 606 gereğince üç aylık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Borçlunun ölümü halinde mirasçılardan her birinin ölenin vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olacakları ifade edilmiş olmakla birlikte mirasçıların sorumluluğuna gidilebilmesi için mirasın reddedilmemiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla mirasın reddi halinde murisin vergi borçlarından mirasçıların sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Ancak mirasçıların herhangi bir irade beyanı gerekmeksizin mirasın reddedildiğinin karine olarak kabul edildiği TMK'nın 605'nci maddesinin 2'nci fıkrasında ''Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. '' şeklinde düzenleme bulan mirasın hükmen reddi, vergi dairelerince dikkate alınmadan mirasçılar takibe alınmaktadır. Terekenin borca batık olması, pasifin (borçların) aktiften (malvarlığından) fazla olması durumudur. Uygulamada murisin terekesi borca batık olmasına rağmen, vergi dairelerince mirasçıların ödeme emirleriyle takibe alındığı görülmektedir. Bu gibi durumlarda vergi mahkemelerince ara karar ile murisin aczinin açıkça belli olduğuna dair tespit ve bu hususta başkaca açılmış dava bulunup bulunmadığının davacıdan sorulması gerektiği ve mirasın hükmen reddine ilişkin açılmış derdest dava var ise sonuca göre karar verilmesi gerektiği Danıştay kararlarında ifade edilmiştir. Dolayısıyla mirasın reddi hususu açıklığa kavuşturulmadan, mirasçı sıfatıyla ölenin vergi borçları nedeniyle takibine başlanması hukuka aykırı olacaktır. Zira terekenin henüz mirasçıya geçip geçmediği miras bırakanın borcundan sorumlu olup olmadığı belli değildir.